takipçi satın al instagram takipçi satın al twitter takipçi satın al tiktok takipçi satın al youtube abone satın al facebook takipçi satın al twitch takipçi satın al
Yazı Detayı
08 Temmuz 2022 - Cuma 09:18
 
DUA VE SABIR 2
Mintaha Şerbetçi
mineserbetci1@gmail.com
 
 

EUZU BİLLAHİ MİNEŞŞEYTANİRRACİM BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

Bizi bir kez daha buluştan Rabbimize sonsuz Hamdolsun. Cumanın rahmeti- bereketi- mağfireti hepimizin üzerimize olsun. Arefe gününün de manevi havası ruhlarımızla buluşsun inşallah... Geçen haftaki yazımızda; dua üzerinde biraz durmuş- Rabbimizin dualarımıza icabet ettiğini hatırlamış- bizim dualarımızın arkasında ne kadar durup durmadığımızı sorgulamaya çalışmıştık. Rabbimiz izin verirse bugünden sabırla ilgili birkaç kelâm edelim.

BİLİNİZ Kİ; BEKLEYİN GÖRECEKTİR DURANLAR YÜRÜYENİ SABREDİN GELECEKTİR; SOLMAZ- PÖRSÜMEZ YENİ... N.F.K. Öncelikle Rabbimizin sabır konusunda bizden beklediği şeyle- genel anlamda toplumda var olan; sabır anlayışının arasındaki farktan bahsedelim. Sabretmek Rabbimizin gönderdiği sıkıntıya- musibete rıza göstermek- kabul etmek demektir. İtiraz ve isyan etmemektir. Ama o gelen imtihan karşısında yapmamız gereken şeyi yapmayıp- benim kaderim böyle diyerek beklemek; Allah ın bizden istediği şey değildir. Bu kader konusunun da yanlış anlaşılmasına neden olmaktadır. "Yüzlerinizi batıya ya doğuya çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a- âhiret gününe- meleklere- kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına- yetimlere- yoksullara- yolda kalan gariplere- dilenenlere- hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı- darlık- hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır.

 

Bakara Suresi 177 Ayete baktığımızda kitaplara ve peygamberlere inanan kimselere dikkat çekiliyor- ve sabredenlerden bahsediliyor. Eğer biz de kitaba ve peygambere iman etmişsek- doğrusunu kitabımızdan ve peygamberimizden öğrenmeli onlar nasıl sabretmiş nasıl gelen musibeti karşılamışsa biz de öyle yapmalıyız. Efendimize; Allahu Teala davet etme görevi verdiğinde türlü zorluklarla karşılaşmıştı. Lakin sonuna kadar mücadele etmişi. Kur an!ı Kerim de diğer peygamberin de başına gelenler anlatılır ve onların kıssaları; biz onlardan ders alalım- benzer sıkıntılarla karşılaştığımızda onların yaptığı gibi yapalım diye anlatılır. Birçok insana bunları söylediğimiz zaman karşılığında "biz peygamber miyiz ki" sorusuyla karşılaşıyoruz. Kitabımızı ve peygamberimizi kendimizden- hayatımızdan uzak tuttuğumuz için o gücü kendimizde bulamıyoruz. Kelime!i Şehadet getirdiğimizde; Allah ın birliğine iman ediyor- Peygamberimizin onun kulu ve elçisi olduğuna şahit olduğumuzu söylüyoruz. Eğer ki; biz Peygamberimizin hayatını kendi hayatımıza şahit tutmazsak ona benzemeye onun gibi yapmaya çalışmazsak ona şahadet etmiş de olamayız... Rabbimiz her birimizi Allah a kitabına ve peygamberine mahcup olmaktan muhafaza eylesin. Şimdi sizler için sabır taşı adlı hikayeyi kıymetli Nurullah Genç hocamızın anlatımıyla paylaşıyorum. Yazımız biraz uzun olacak gibi bu konuda da sizin sabrınıza güveniyorum.

 

 

Hikayemiz şöyle:

Bir kuş varmış-bir gün Ayşe nin Fatma nın köydeki genç kızların penceresine konarmış. Seyredermiş genç kız bu küçücük kuşu serçeye benzetsen değil- ufacık karnı kınalı kuşu... Hem gergefindeki nakışı işler hem de kuşu seyredermiş. Bir gün yine kuşu seyrederken kuş konuşuvermiş. Ona "Merhaba" diye seslenmiş. Genç kız şaşırmış: "Sen nasıl konuşuyorsun?" diye sormuş. Kuş cevaplamış : "görmüyor musun benim karnım kınalı diğer kuşlara benzemem". Kız ona nereden geldiğini sormuş ne yaptığını sormuş. kuş ona şöyle demiş: "Ben sana senin gideceğin büyük güzel bir sarayı muştulamaya geldim. Kız:" Nasıl yani?" Kuş "Seni bir gün büyük bir saraya götüreceğim." Genç kız ona : "Sen ufacık bir kuşsun- bu nasıl olabilir ki ?" diye sormuş. Kuş kıza "Sabret henüz değil" demiş ve gitmiş. Aradan zaman geçmiş- kuş bir türlü gelmez olmuş. Nihayet bir gün kuş gelince- "Sabırsızlanmaya başlamıştın- canın sıkıldı ama sabret sabretmeden hiçbir şey olmaz " demiş ve yine gitmiş. Derken üçüncü gelişinde kız sual etmiş "Hani beni saraya götürecektin- ne zaman" Kuş cevap vermiş "İşte şimdi demiş ve silkelenmiş...Bir Zümrüdü Anka ya dönüşmüş- demiş atla kanatlarıma seni o saraya götüreceğim. Havada uçuyorlarken Zümrüdü Anka genç kıza sormuş- "Seni şimdi götüreceğim sarayın bahçesine bırakacağım- tam orada 40 gün sabırla bekleyeceksin- ama asla içeriye girmeyeceksin. Bu konuda sabırlı olacağına dair söz veriyor musun? Eğer veremeyeceksen; seni kanatlarımın arasından aşağı bırakacağım" demiş. Genç kız söz vermiş sabredeceğine dair. Saraya gelmişler- sarayın bahçesinde Zümrüdü Anka ona görevini söylemiş; burada ölü gibi yatan bir şehzade var- Sen bunun başında vazifelisin kırk gün bunun başından ayrılmayacaksın- ihtiyaçlarını karşılayacaksın ve asla sarayın kapısından içeriye girmeyeceksin... Genç kız tamam demiş- ve günlerce başında beklemiş şehzadenin. Bir gün iki gün üç gün derken- 39 güne gelmiş ve artık ondaki merak öylesine yükselmiş ki vaktin dolmasına birkaç saat kala kendini daha fazla tutamamış saraya şöyle bir bakıp çıkmak isteği- verdiği sözdü unutturmuş.O esnada oradan geçen cariyeye demiş ki : İki saat burada- şehzadenin başında bekler misin? Ben dönünceye kadar..." Cariye ona demiş ki: "Emredersiniz -siz ne isterseniz ben onu yaparım" Cariyeyi şehzadenin başında bırakan genç kız; sarayın kapısından içeriye girmiş- gördüklerine akıl sır erdirememiş. Gezip dolaşmış - hayranlıkla bakınmış ayrılmayı istememiş ve fark etmiş ki sürede dolmak üzere... Koşarak sarayın kapısına varmış- tam kapıdan çıktığı anda şehzade uyanıvermiş ve başındaki cariyeye "Sen artık bundan böyle cariye değil sarayın sultanısın"demiş Genç kız olanları şaşkınlıkla seyrederken- cariye şehzadenin koluna girmiş saraya girerlerken şehzade sormuş "bu kimdir?" diye Cariye cevap vermiş: "Cariyeniz efendim"... Sarayda genç kıza bir oda tahsis edilmiş. Odanın içerisinde başına gelenleri düşünmüş- buna dayanmanın sabretmenin ne kadar zor olduğunu günbegün daha acı bir şekilde hissediyormuş. Şehzade-ara sıra bu genç kızı uzaktan izliyor onda bir farklılık olduğunu sezinliyormuş. Bir gün şehre gideceği zaman ona "Benden bir şey istiyor musun?" diye sormuş. Genç kız bana bir sabır taşı getirin şehzadem demiş. Sabır taşı insanların dertlerini kimseye anlatamadıklarında- içlerini dökmek için kullandığı- onların derdini dinleyen- o dertlerle şişip şişip patlayan bir taş. Buna çok anlam veremese de tamam deyip ayrılmış şehzade. Geri döndüğünde getirdiği sabır taşını genç kıza vermiş ve uzaktan onu izlemeye devam etmiş genç kız yine günlerden bir gün sabır taşını çıkarmış ona şöyle oldu- böyle oldu. Ben böyle yaptım ben bu derde nasıl katlanırım- nasıl sabredeceğim diye içini döke dururken; sabır taşı şişmiş şişmiş ve tam orta yerinden çatlamış. Genç kız taşa demiş ki: "Bir taş olmakla sen benim derdimi dinlemeye dayanamadım ben bunu çekmeye nasıl dayanayım? "Bütün bu olanları izleyen şehzade gelmiş ve olayın iç yüzünü anlatmasını istemiş. Genç kız olan biten her şeyi anlatmış-şehzade cariyeyi çağırmış onları yüzleştirmiş. Gerçeğin bu olduğunu öğrenince: cariyeye 40 satır mı 40 katır mı diye soru sormuş cariye düşünmüş 40 satırı seçse canı çok yanacak 40 katırı seçmeyi tercih etmiş... Onun düşündüğü 40 katır eşyayla oradan kovulmakmış ama şehzade olur 40 katının ayaklarına bağlatarak cezalandırmış. Bu hikaye rahmetli Necip Fazıl Kısakürek tarafından yazılan sabır taşı piyesinin hikayesidir... Eminim Her birimiz kendi payımıza düşeni bu hikayeden çoktan çıkardık bile o şehzade bizim buradaki bedenimiz ve biz onu sabırla beklersek diriltirsek bunun için her şeyi göze alırsak kainatın tek sultanı olan Allah ın bize vaat ettiği sultanlığa kavuşacağız. "Cennetlikler cehennemliklere seslenir: “Rabbimizin bize vadettiğinin hak olduğunu bulduk. Siz de Rabbinizin (size olan azap) vaadinin hak olduğunu buldunuz mu?” (Onlar:) “Evet.” der. (Bunun üzerine) aralarından bir münadi: “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.” diye seslenir." A râf Suresi 44

 

Sultanımıza ve bütün gönül dostlarımıza Allah ın selamı ile selam olsun Cumamız mübarek olsun... Arefe günü yaptığımız bütün dualar Mina da yapılan dualara katılsın...

 

Bütün Ümmetin Kurban Bayramı Mübarek Olsun...

MİNTAHA ŞERBETÇİ

 
Etiketler: DUA, VE, SABIR, 2,
Yorumlar
Haber Yazılımı