ŞEYTAN ALDI GÖTÜRDÜ SATAMADAN GETİRDİ

Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim

Allah ın rahmeti- bereketi-mağfireti her birimizin üzerine olsun. Cumamız mübarek olsun.

Gönüllerin huzura doyduğu- duaların kabul olduğu bir Cuma duasıyla; Esselamün aleyküm... "Adaklarını yerine getirirler ve kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar" " Yoksula yetime ve esire seve seve yemek yedirirler" "Sizi sadece Allah için doyuruyoruz- sizden ne bir karşılık isteriz ne de bir teşekkür" "Çünkü biz artık suratların olduğu kara bir günden- Rabbimizden korkarız" İNSAN SURESİ 7 8 9 10 ayetler Allah Azze ve Cellenin "bi mâ küntüm tâ melun" "amellerinizden ötürü" kazandığınızı bulduğunuz dediği gün de; kimi yüzlerin neşe ile dolduğunu- bazısının da asılıp karardığı günü- şu anda yaşadığımız hayatın sonucu olarak kendimizin kazandığını haber vermektedir. Bir kişi çabasından gayri ahiretinde bir şey elde etmeyecektir. Ayette ki; "Adaklarını yerine getirmek" ifadesinin- aklımıza adadığımız kurbanlar yerine Allah ile olan ahdimiz gelmelidir. Çünkü bizim Allah a sunabileceğimiz şey; O nun rızası için harcadığımız hayattır. Ahde vefa gösterenler- bu ahdi taze tutanlar- adaklarını yerine getirmiş olanlardır. Aynı zamanda kazanmış olanlar da...

Kazanabilmek için de en küçük bir iyiliği kaçırmamak adına uyanık olurlar. Çünkü; bizim küçük dediğimiz halis niyet ile işlenmiş olan amellerimizin değerlendirilmesi- Rabbimize aittir. Güzel niyet ile güzel amel insanın mizanda tartılan kulluğudur. Allah ın hoşuna gidecek her amel Onun RAHMET i - Onun KERİM liği ile buluşur. Bu hesabı yapabilmek- insanda yaptığını kolay ve lezzetli bir his bırakır ki; gönüllerde ağırlık bırakmaz. Tekrarını istetir. Bu insanı- bir tesbih tanesinin sırasını takip ettiği gibi güzelliğin peşine salar. Mümin akıllı olandır. Adeta kendi ile yarışır. Dünden daha iyi olmak adına... Allah; bizimle karşılaştırdığı herkes ve her şey üzerinden bizim kazanmamızı ister. Önemli olan bizim uyanık olup olmadığımızdır. Rabbilâlemin kulu için her anda fırsat yaratırken; şeytan da kendi vazifesini bırakmayacak nefislere türlü fısıldayışlarını sürdürecektir. Ve gönle ilk gelen- çarçabuk orda hazır bulduğumuz duygu- sezgi RAHMAN dan! dır. Güzel ve doğru olana bir adım atmayı istetir. Bununla harekete geçmeyi ertelediğimiz- emin olamadığımız ilk anda "melûn boşluk doldurucu" orayı kaybetmemiz adına her türlü vesveseye boğar. Çünkü o kibrine- çok bilmişliğine- kaybetmişliğine ortaklar aramaktan başkaca işi kalmamış olandır. Bir de bakarsınız- iyi bir söz söylemeye niyetlenen dilimiz susar- vermek isteyen elimiz cebimizi bulamaz- bir tebessümle yahut vücut dilimizle var olan bir kırgınlığı giderme şansını kaçırmış oluruz.

Gün içerisinde defalarca keşke yapsaydım- sözünü kendi başımıza tekrarlar dururuz. En kötüsü de bunun farkında bile olamayabiliriz. Defalarca güzel bir niyeti olan insanlarla karşılaşmışızdır. Onların çareler aradığına şahit tutulmuşuzdur. Aslında bu şahitlik kendi adımıza Onun bu iyi niyetine ortak olabilme fırsatıdır. Allah hem o kişiyi- hem o kişi vasıtasıyla bizim kazanmamızı murad etmiştir. O güzel işte bizim elimizi kullanmak istemiştir. Nefsini ve gönlünü Allah ın iradesine teslim etmiş olan ve onun rızası peşinde pervane olan bir kul- "AŞIK" bir kul; bu fırsatları kaçırmayacak idraktedir. Ve Rabbine şöyle seslenir: " Rabbim bana verdiğin her şey Senindir- nasıl istiyorsan onları öyle kullanmamı- en güzelini yapmayı bana nasip et..."

Çünkü mümin ticaretini Allah ile yapandır. Kimileri bu ticaret yapma işini haşa Allah ı pazarlık masasına davet etmek olarak anlamışlardır. Nefsinin isteklerini talep etmeyi marifet bilmiş- "Nasıl yaparsam Rabbimi memnun ederim?" derdini kendilerine dert etmemişlerdir. Ve onlar için Rabbilâlemin: "hevasını ilah edineni gördün mü?" diye sormaktadır... ( Furkan suresi 43) Küçük şeylerin büyük şeyleri başlatamayacağını düşünmek nefse kolay gelir. Çünkü nefis tembelliği sever- rahatını kaçmasından rahatsız olur. Onun burda rahatını biz kaçırmazsak- o bizim orda rahatımızı toptan yok etmiş olacak. En güzeli; iyiliğin- güzelliğin peşine aşk ile düşmek. Kendimizi harekete geçirmek. Bundan ne çıkar demeden- şeytanın türlü fısıltılarına kulak tıkayıp hayat yolculuğuna devam etmektir. Aksi halde kolayca elde edeceğimiz kazanımları şeytan elimizden çalar- alır ve götürür... Satacağı bir Rabbi de olmadığına göre; bu kaçan fırsatlar bizden çalınan ahiretimiz- onun elinde kalan yine kovulmuşluğu olur ...

Günümüze- gönlümüze -idrakimize ahdimizin sahip çıktığı bir gün olsun.

En Güzele Emanet Olunuz..

Mintaha Şerbetçi