Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim

Bize bir cuma gününde daha buluşmayı ikram eden Rabbimize Hamdolsun. Hepimizin Cuması Mübarek- duaları makbul olsun.
 

Kimi zaman insan birçok sıkıntının üst üste gelmesiyle daralır ve bunalır. Çözüm olmasa da kendisini dinleyecek birilerini arar. Bu bir rahatlama yöntemidir. Karşılıklı konuşmak insanlara has bir özelliktir. Her zaman olduğu gibi- bu eylemimizde de niyet önemli. Anlatan kişi sadece derdini anlatmak için anlatıyorsa bu bir çözüm olmuyor. Kendi gönlünü meşgul ettiği gibi karşısındaki kişiyi de aynı haleti ruhiyeye dahil etmiş oluyor. Diyelim ki karşıdaki kişi gerçekten doğru tavsiyeler veriyor- ama uygulamaya niyetine sahip değil. Yine bir çözüm bulunmuyor. Bunun farkında olabilsek bir başka yolu denemeyi tercih ederiz.

 "İnnehü ve hüve s!semiü l alimü" "Hiç şüphesiz ki O işitendir-bilendir" Şuara Suresi 220

Başka bir yoldan kasıt daha doğrusu en güzeli- seni senden daha iyi bilen tanıyan ve her anda seni işiten gören Rabbimizle konuşmak. Sohbetimizi onunla yapmak-derdimizi sadece ona arz edip- yardımın sadece ondan geleceğine inanmak ya da mutlu olduğumuzu bizi mutlu edenle- ikram edenler paylaşmak. Sıkıntı anında- dertli olduğumuz zamanlarda daha çok Rabbimize iltica ettiğimiz kesin. Peki mutluluklarımızı da en çok O na hamd ederek- şükrederek- teşekkür ederek- O nu daha fazla zikrederek yapıyor muyuz? Zaten böyle olmazsak sıkıntılı olduğumuz zamanlarda bize icabet etmesini beklemek haksızlık olmaz mı?
 

Geçen gün dinlediğim bir bayanın anlattıklarını paylaşmak istiyorum. Zor şartlarda hayat mücadelesi veren bir insan. Dikkatimi çeken bir yönü vardı. Cümlelerinin sonunda mücadele gücünün- evlatlarının- yaşadığı bu imtihanın Allah tan olduğunun farkındaydı ve asla isyan etmiyordu. Derdini önce Allah a arz etmesi- yardımı ondan bekleyen duruşu çok hoşuma gitti. Yaşadığı bir olayı anlattı. Buraya bunu yazmamdaki tek gaye yukarıdaki ayetin ne kadar Hakk ve capcanlı olduğuna dikkat çekmektir.

Bu olay kardeşimizin; çocuklarıyla aylarca evde aç kalışının- soğukta nasıl birbirlerine sokularak ısınmaya çalıştıklarının arifesinde zorlukla bulduğu bir işte yaşadığı bir güne ait. Özel bir okulda çay kahve dağıtmak üzere bir işe başlıyor. Kısa bir süre sonra çevresinde gayet düzgün bir intibası olan okul müdürünün farklı hareketlerinden rahatsız olmaya başlıyor.
 

Kaçmaya çalıştıkça uzak durmayı istedikçe maalesef karşıdaki insanın davranışlarında bir çeki düzen vermediğini görüyor ama çaresiz evde aç bekleyen çocuklarına bir şeyler götürmek için direniyor kimi zaman dışarıda soğukta bekliyor kimi zaman gözlerinin nemlenmesine ve yüzünün kızarmasına engel olamıyor. O gün öğlen arası sırasında müdür kendisine yemek ısmarladığını ve birlikte yemeği teklif ediyor kadıncağız sıkıntı içinde kıvranırken bir yandan da dua ediyor. İçinden sürekli Allah ım ne olur buraya birini gönder diyor. Hani daraldığımız zamanlarda vakit geçmez olur ya o öğlen arası sanki bitmeyecekmiş gibi geliyor. Müdür ona öyle uzakta durma Hadi gel otur gibilerinden sürekli sesleniyor. Bu garibin dilinde aynı dua. Durmadan tekrarlıyor. O esnada o gün görevli olmayan yaşlı bir temizlik görevlisi Çat kapı geliyor müdür sert bir şekilde Senin burada ne işin var diye soruyor aldığı cevap müthiş adam dinlenmek üzere uyuduğunu- uykusundan onu üç kez aynı sesin kendisini uyandırdığını söylüyor. "kalk hemen okula git"... Bunun üzerine kalkıp geldiğini anlatıyor. Kadıncağızın o andaki rahatlamasını düşünebiliyor musunuz? Bu olayın sevindirici taraflarından birisini de es geçmeyelim. Müdür o olaydan sonra kendisinden özür diliyor- nefsine yenik düştüğünü itiraf ediyor. Artık onu kızım bir ihtiyacın var mı diye arıyor...

Buraya bir parantez açarsak; Peygamber Efendimizin " Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" sözünü hatırımıza getirelim. Kırk kapının da bizim yakın komşumuz olduğu düşünürsek toplum olarak neredeyiz diye kendimizi de sorgulamamız icab eder. Belki de bizim de komşularımız arasında- istemeye çekinen ve onlardan sorumlu olduklarımız vardır...

Güzel bir sözdür: "Dünya fani olduğu halde dertler nasıl Baki olur?" " İyi bilin ki mallarınız ve evlatlarınız ancak birer imtihan sebebidir. Büyük mükâfatın ise yalnız Allah’ın yanında olduğunu unutmayın." Enfal Suresi 28

Rabbimiz üzerimize rahmetini-mağfiretini- indirsin.
Gönüllerimizi kendisiyle sekinet bulan kullarından eylesin.
Cumamız mübarek olsun. Bize şahdamarımızdan da yakın olana emanet olun. Allah ın selamıyla Selam olsun.
 

Mintaha Şerbetçi