Eüzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim.

Bizi bir Cuma gününe daha kavuşturan Allah a bütün âlemlerden- bütün âlemlerin hamdi ile hamd olsun. Allah ın rahmeti- mağfireti- bereketi üzerinize ve üzerimize olsun. İnşallah bu hafta ki yazımız dinlemek üzerine... Her birimize fayda getirmesi duasıyla Bismillah... Dinleyen din!lenir... Yorgun düşen düşünceler istirahata çekilme fırsatı bulur. Fikirlerin ve fiiliyatın kendini bir çek!up tan geçirme fırsatı bulur. Sürekli konuşan nefisi ve sürekli fısıldayan şeytanı ancak bu şekilde farkeder insan. Konuşurken yorulursunuz lakin dinlerken din!len!miş olursunuz. Bir başka anlatımı; Dinleyen din!le!nir... Siz kimseyi dinlemezseniz; kendinizi dinletecek kimse de bulamazsınız. Önce dinlemeyi öğrenmeliyiz. Yargılamadan... Şimdilerde herkes mahkemenin yargıç koltuğunda maşallah.." Sanık sandelyesi hiç boş kalmıyor. Her ne hikmetse o sandalyeye bir kez de ben oturmuş olsam- neler olurdu? Diye kimse kendi adına bir öz eleştiri yapmaktan uzak. Hatayı kendinde aramak diye; bir derdi yok. Oysa ki "Mümin müminin aynası" değil miydi? SAV böyle buyurmamış mıydı? Karşımızdaki kişide gördüğümüz kusur bizden yansıyandı. Velev ki- o kusur bizde olmamış olsun. Bu da bize bir başka şey öğretecekti. Halimize hamd etmeyi- şükretmeyi ve mümin kardeşimize yardım etmemiz gerektiğini. Onu kendi durumundan- kibarca haberdar etme derdimiz olmalıydı. Kırmadan-incitmeden ve dökmeden... Ağzı olan konuşuyor.. Halbuki iki dinle bir konuş diye Hâlk eylemiş Yaradan...

Farklı bir manası da şöyle; Dinleyen din!le!nir... Dinlemiş öğrenmiş olan- insan dinlenir ancak. Birçok birikime sahip olmuş- dinlemiş- öğrenmiş olanı dinleriz. Çünkü dinlenecek bir donanımı olmuştur. Sabırla kendini yetiştirmiştir. Tıpkı öğretmenini- derste iyi dinleyen- dersi derste iyi anlayanın daha başarılı olduğu gibi. İyi bir dinleyici isek- zamanı geldiğinde iyi bir dinlenen de oluruz. Dinleyen dinlenir. Hayatta hiçbir konu yoktur ki; din ile bağı olmasın. Çünkü din hayatımızı düzenleyen ahlaki ve sosyal kurallar bütünüdür. Nitekim âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz Muhammed SAV "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim"demiştir. Allah herkes ve her şey üzerinden bize bir şeyler öğretir. Dinlemeyi bilirsek. Bu sebeple iyi bir dinleyici- kimleri dinleyeceğini öğrenmiş bir dinleyici DİN!len!miş olur... Her şekilde dinlemeye öylesine ihtiyacımız var ki: Okulda öğrenci öğretmenini dinlemez halde- Evde çocuk ana babasını dinlemez halde- Evin içinde eşler birbirine dinlemeyi tercih etmek yerine; kendi istekleri olsun diye- kendi sözleri geçsin diye bir tartışma halinde- Eskiden bir dostun- bir komşunun derdi onu rahatlatmak- ona yardımcı olmak amacıyla dinlenirken şimdilerde "duydun mu falanca..." şöyle diye başlayan cümlelerin amacı olmuş halde. Herkes kardeşinin etini yemekle bir meşguliyette özne durumunda... Çoğunluk ehli olmadığı her konuda fikir beyan edebilecek düzeyde- lakin mevzu iş bitirmeye geldiğinde ortalıkta liyakat sahibi çok da kimse bulunmamakta...

Velhasılı kelâm insanlar midelerini ağızlarıyla doyurabileceklerini unutmadılar.. Ama ruhlarının kulaklarından besleneceğini unuttular. Ruhumuzu kirleten bütün seslere kulaklarımızı tıkayıp- ruhumuzu dirilten Allah ın vahyini- dinleme anlama derdine düşmemiz lazım. Ulaşabildiğimiz her yere- her fırsatla ulaştırmamız lazım. Bunu yaparken de: SÖZ HAKKINI HER YERDE HER ZAMAN DA VE HER MEKANDA ALLAH A VERMEK LAZIM. Biz burada hayatımızı yaşarken Allah ı dinlemez Allah ın vahyini öncelemezsek ahirette şu sahneyi yaşayacak ve kendimize yazık etmiş olacağız. "Innâ enzernâküm âzaben karįbâ yevme yenzürül mer ü mâ kaddemet yedâhu ve yekülül kâfiru ya leytini küntü turabâ" "Çünkü biz size yakın bir azaba hatırlattık. O gün insan-ellerinin önceden ne gönderdiğine bakacak- kâfir de ah ne olaydı ben bir toprak olaydım"" diyecek. Nebe Suresi 40 ayet.

Selam ve dua ile... MİNTAHA ŞERBETÇİ